Banka faaliyetlerini önemli derecede etkileyebilecek mevzuat değişiklikleri
BANKA FAALİYETLERİNİ ÖNEMLİ DERECEDE ETKİLEYEBİLECEK MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİ HAKKINDA BİLGİ
Bank for International Settlements (BIS) tarafından yürütülmekte olan Regulatory Consistency Asssesment Programme (RCAP) kapsamında Türkiye’nin Basel düzenlemeleri ile uyum düzeyi 2015 yılının son çeyreği itibarıyla değerlendirilmiş olup, Mart 2016’da yayımlanan rapor kapsamında Türkiye, tam uyumlu olarak değerlendirilmiştir. RCAP kapsamında, Basel düzenlemeleri ile tam uyum düzeyini gözeten BDDK, yürüttüğü çalışmalar sonucunda Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik, Bankaların Özkaynaklarına İlişkin Yönetmelik ve Kredi Riski Azaltım Tekniklerine İlişkin Tebliğ başlıcaları olmak üzere ilgili düzenlemeleri gözden geçirerek revizyonlara gitmiştir. Bu kapsamda, konut kredileri hariç tüketici kredilerine uygulanan yüksek risk ağırlıkları (kalan vade 1-2 yıl arası ise %150, 2 yıl ve üzeri ise %200 risk ağırlığı) %75 seviyesine düşürülmüştür. Tamamı İkamet amaçlı gayrimenkul ipoteği ile teminatlandırılan alacakların risk ağırlığı %50’den %35’e düşürülmüştür. Kalan vadesine göre Kredi kartı alacaklarına uygulanan yüksek risk ağırlıkları yerine (1-6 ay arası: %100, 6-12 ay arası: %200, 12 ay üzeri: %250) karşı tarafın risk ağırlığının (%100 veya %75) uygulanmaya başlamıştır. Serbest karşılıklar çekirdek sermaye hesaplamasından çıkartılmış, yabancı para cinsinden tutulan zorunlu karşılıklara uygulanan risk ağırlığı %0‘dan ülkenin yabancı para risk ağırlığı seviyesine yükseltilmiştir (31 Aralık itibarıyla %50)
20 Ocak 2016 tarihli açıklamada Bankaların Döngüsel Sermaye tamponu hesaplamalarını ne şekilde yapacağına ilişkin duyuru da yayımlanmıştır. Buna göre, bankaların Türkiye’deki riskleri için %0 oranında tampon hesaplaması, Basel Komitesine üye ülkelerdeki riskleri için bu ülkelerin yayımladıkları oranlardan ve herhangi bir oran yayımlamayan ülkelerdeki riskler için ise %2.5 (kademeli geçiş dikkate alınarak) üzerinden hesaplama yapması öngörülmektedir.
23 Şubat 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Sistemik Önemli Bankaların Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik ile , bankalar belirlenen değişkenlere göre 3 grupta sınıflanıyor. Bir bankanın hangi grupta olacağı bir önceki sene verileri üzerinden belirleniyor. 4 yıllık bir geçiş sürecine sahip düzenlemede (2016 – 2019 yılları arası), her yıl ilave çekirdek sermaye yükümlülüğü dörtte bir oranında artıyor. 31 Mart 2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bu düzenleme kaynaklı bankalara getirilen ilave çekirdek sermaye yükümlülüğüne ilişkin bilgi aşağıdaki tabloda sunulmuştur.
|
2016 |
2017 |
2018 |
2019 |
3. Grup |
0,5 |
1 |
1,5 |
2 |
2. Grup |
0,375 |
0,75 |
1,125 |
1,5 |
1. Grup |
0,25 |
0,5 |
0,75 |
1 |
27 Eylül 2016 tarihinde yayımlanan “Banka kartları ve kredi kartları hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmelik” ile kredi kartlarındaki genel taksit sınırlaması 9 aydan 12 aya çıkarılmıştır. Bu süre bazı hizmet sektörlerinde farklılık göstermektedir.
27 Eylül 2016 tarihinde yayımlanan “Bankaların kredi işlemlerine ilişkin yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik” ile
- Konut ve taşıt dışındaki tüketici kredilerinde taksit sınırlaması 36 aydan 48 aya çıkarılmıştır.
- Konut ve konut teminatlı kredilerde kredi teminat oranı sınırı %75’ten %80’e çıkarılmıştır.
- Getirilen yeni geçici madde ile yönetmelik değişikliğinin yayımlandığı tarihten sonra gerçekleştirilecek 72 aya kadar olan yeniden yapılandırmaların aşım olarak değerlendirilmemesi hükme bağlanmıştır.
27 Eylül 2016 tarihinde yayımlanan “Bankalarca kredilerin ve diğer alacakların niteliklerinin belirlenmesi ve bunlar için ayrılacak karşılıklara ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik” ile 1. Gruptaki krediler için ayrılan genel karşılık oranları %1’e (Önceki oran: Konut kredileri hariç tüketici kredilerinde %4); 2. Gruptaki krediler için ayrılan genel karşılık oranları ise %2’e (Önceki oran: Konut kredileri hariç tüketici kredilerinde %8) düşürülmüştür. Vade uzatımı yapılandıran krediler için ayrılan ek genel karşılık oranları ise kaldırılmıştır.
Aynı yönetmelik,14 Aralık 2016 tarihinde yayımlanan düzenleme ile genel karşılık oranlarının 31 Aralık 2017’ye kadar daha az oranlarda uygulanabilmesine olanak sağlanmıştır. Düzenlemede ayrıca 1.grupta izlenen Ticari krediler için ayrılan azami genel karşılık oranı %1’den, %0,5’e, KOBİ kredileri %0,5’den %0’a düşürülmüştür. 2.grupta izlenen Ticari ve KOBİ krediler için ayrılan azami genel karşılık oranı %2’den, %1’e düşürülmüştür.
22 Haziran 2016 tarihinde yayınlanan “Kredilerin sınıflandırılması ve bunlar için ayrılacak karşılıklara ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelik” ile bankalar 01 Ocak 2018 itibarıyla özel ve genel karşılıklarını TFRS 9 kapsamında hesaplayacaktır. TFRS 9 kapsamında hesaplama yapamayacak bankalar ise 1.grup nakdi kredileri için en az %1,5 oranında, 2.grup nakdi kredileri için ise en az %3 oranında genel karşılık ayıracaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından 17 Temmuz 2016 tarihinde yapılan duyuru ile Türk lirası likidite sağlamak amacıyla, ihtiyaç duyulması halinde, bankalar tarafından limitsiz tutarda teminat döviz deposu getirilebilmesine imkân tanınmıştır. Ancak, TCMB nezdinde tesis edilen teminat döviz depoları için limit uygulamasına 11 Kasım 2016 tarihinden itibaren yeniden başlanmıştır ve banka limitleri 17 Temmuz 2016 öncesi limitlerin dört katı olarak uygulanacaktır. Bu doğrultuda 11 Kasım tarihinden itibaren bankaların toplam limiti 20.0 milyar ABD Doları ve 7.2 milyar Avro olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından, 2016 yılının ikinci yarısında Zorunlu Karşılık ve Rezerv Opsiyonu Mekanizmasında yapılan değişikliklerle sisteme toplam 2,3 milyar TL ve 4,1 milyar ABD Doları ilave likidite sağlanmıştır
09.08.2016 tarih 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca, Türk Ticaret Kanunu’nun çek ile ilgili hükümleri ile 5941 sayılı Çek Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılarak; 31.12.2016’dan itibaren müşterilere teslim edilecek çek yapraklarının karekod, muhatap banka tarafından verilen seri numarası, çek hesabı sahibi müşterinin TC kimlik numarası veya Mersis numarasını içermesi gerektiği, ayrıca karşılıksız kalan çeklere ilişkin olarak da karşılıksız işlemine sebebiyet veren kişi hakkında her bir çekle ilgili olarak, 1500 güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun ile 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “teminat sözleşmeleri,” ibaresi “banka teminat mektupları dışındaki teminat sözleşmeleri,” şeklinde değiştirilmiş ve böylelikle teminat mektuplarının e- imza ile düzenlenmesine imkan sağlanmıştır.
Olağanüstü Hal kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler uyarınca, kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum ve kuruluşların her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülüklerini, uygun bir takvim dahilinde ödemeye vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkili kılınmış ve söz konusu borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlara, anılan Kanun Hükmünde Kararnamelerde belirlenen hak düşürücü süre içinde ilgili idareye başvurma ve alacaklarını talep etme hakkı tanınmıştır.
Ayrıca, olağanüstü halinde devamı süresince, sermaye şirketleri ile kooperatifler tarafından iflasın ertelenmesi talebinde bulunulamayacağı ve bu yönde yapılan taleplerin mahkemelerce reddedileceği düzenlenmiştir.
7 Nisan 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri, uyacakları usul ve esaslar, kişisel verilerin güvenliğinin sağlanması hususları düzenlenmiş ve söz konusu verilerin işlenmesi ve diğer kişi ve kurumlara aktarılması, kural olarak ilgili kişinin açık rızasının bulunması şartına bağlanmıştır. Ayrıca, kişisel verilerin kanunlara uygun olarak işlenmesini gözetmek ve gerektiğinde önlem almak, haklarının ihlal edildiğini öne sürenlerin şikayetlerini karara bağlamak ve anılan Kanun’da kendisine verilen diğer görev ve sorumlulukları yerine getirmek üzere Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun kurulması öngörülmüştür.